Küçük hücreli dışı ve küçük hücreli olarak iki farklı gruba ayrılan akciğer kanseri ülkemizde en sık görülen kanserlerden birisidir.
Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde eğer erken teşhis konulabiliyorsa sadece cerrahi olarak tümörün çıkarılması ile birçok hastada şifa elde edilebilmektedir. Fakat hastalığı daha ileri evrede teşhis olanlarda ameliyat sonrası hastalık tekrarını ve yayılımını önlemeye yönelik önleyici kemoterapi ve ışın tedavileri uygulanabilmektedir. Bu hastaların moleküler özelliği uygun olan bir kısmında koruyucu hedef tedavilerle neredeyse hastalık tekrarı tamamen önlenebilmektedir.
Hastalığı başka organlara yayılmış olan hastalarda ise 3-5 yıl öncesine kadar neredeyse kemoterapi tek başına seçenek iken günümüzde etkinliği saptanan birçok hedef tedavi, akıllı ilaçlar ile bu hastalarda çok daha iyi sonuçlar sağlanmaktadır. Bu grup hastalarda mutlaka tümörden alınan biyopsi deneyimli laboratuvarlarda incelenmeli, hastanın tümör özellikleri saptanmalı ve ona yönelik akıllı/hedefe yönelik tedaviler uygulanmalıdır. Bu tedavilere uygun olmayan hastalarda ise immunoterapi/aşı tedavileri gerek tek başına gerekse kemoterapi ile birlikte en etkili seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Vücudun bağışık sisteminin artırılması yolu ile etkili olan bu tedavi yönteminde yan etkiler kemoterapiye göre çok daha az olmakta ve birçok hastada daha iyi neticeler alınabilmektedir. Küba aşısı olarak bilinen tedavi yöntemleri de bazı hastalarda oldukça faydalı olmakta özellikle kemoterapi den fayda gören hastalarda bu tedavinin uygulanması bazı hastalarda çok iyi neticeler vermektedir.
Küçük hücreli akciğer kanseri dediğimiz tür ise biraz daha hızlı seyirli bir tür olmakla birlikte tedaviye de aynı oranda hızlı yanıt vermektedir. Yine bağışık üzerinden etki eden aşı/immunoterapi tedavilerinin kemoterapi ile beraber bu hastalarda başlanılması ve sonrasında da 1 yıla kadar tek başına uygulanması ile oldukça iyi sonuçlar elde edilmektedir.
