Mide Kanserinin Tanı Ve Tedavisinde Gelişmeler
Mide kanseri ülkemizde hem erkek hem kadınlarda en sık görülen kanserlerden birisidir. Ülser, gastrit gibi çok sık görülen mide rahatsızlıklarına benzer şikayetler ile belirti vermeleri nedeniyle tanıda gecikmeler yaşanabilmektedir. Mide kanserinde şikayetler genelde ileri evrelerde ortaya çıkar. Bu nedenle hastalığın erken teşhis edilebilmesi için semptomların doğru değerlendirilebilmesi ve her semptomun özellikle risk grubu hastalarda dikkatle değerlendirilmesi son derece önemlidir.
İleri yaş, erkek cinsiyet, kötü beslenme alışkanlıkları, ailesel risk faktörleri, sigara gibi etkenlerin yanında, Helikobakter Pylori enfeksiyonu önemli risk faktörlerinden birisidir. Genellikle çocukluk çağında mideye yerleşen bu bakteri, tüm insanların neredeyse yarısında pozitif bulunmaktadır. Gastrit ve ülsere yol açmasının yanında, midenin koruyucu zarında tahriş ve iltihaplanmaya yol açarak bir kısım hastada mide kanseri riskini artırmaktadır. Tuzlanmış, tütsülenmiş gıdalar ile kömür ateşinde pişirilmiş gıdaların tüketiminin azaltılması, obezitenin önlenmesi, günlük düzenli aktivite, koruyucu madde içeren sıvı ve gıdaların tüketiminin azaltılarak yeşil gıdaları içeren akdeniz mutfağı tarzı beslenmeye geçilmesi ve helikobakter enfeksiyonunun tedavisi gibi önlemler ile mide kanseri riskini azaltmak mümkün olabilmektedir.
Mide kanseri hastalarının yaklaşık %10-20 ‘sinde akrabalarında mide kanseri tanısı bulunmaktadır ve yaklaşık %2-3’ ünde genetik birliktelik vardır. Kalıtsal mide kanseri öyküsü olan ailelerle kanserin erken teşhisi açısından düzenli endoskopi takipleri önemlidir. Genetik olarak risk tespit edilen ailelerde koruma amaçlı midenin çıkarılması da kanser riskini azaltmak amacıyla uygulanan yaklaşımlardan birisidir. Mide kanseri erken safhalarda hiçbir belirti vermeyebilir ya da gastrit benzeri hastalıkların spesifik olmayan belirtileri ile ortaya çıkabilir. Bu nedenle mide şikayetleri olan her hasta önemsenmeli, hastanın yaşı ile birlikte kilo kaybı veya kansızlık gibi durumların eşlik etmesi durumları da göz önüne alınarak tanıya yönelik endoskopi şüphelenilen durumlarda ivedilikle yapılmalıdır.
Erken yakalanan mide kanseri hastalarının birçoğunda tümörün olduğu bölgenin ya da midenin bir kısmının çıkarılması ile kemoterapi gibi başka bir tedaviye gerek kalmaksızın hastaların tamamen iyileşme durumu söz konusu olabilmektedir. Fakat hastalığın daha ileri evrelerde yakalanması durumunda cerrahi sonrası koruyucu amaçlı olarak kemoterapi ve/veya radyoterapi uygulanmakta fakat bu tedavilere rağmen bir kısım hastada başka organlara yayılma olmaktadır. Evre 4 dediğimiz yayılmış hastalıkta son dönemde geliştirilmiş umut verici ilaçlar geliştirilmiştir. Akıllı ilaç olarak isimlendirilen bu hedefe yönelik ajanlar bazen kemoterapi ile birlikte bazen ise tek başına uygulanmaktadır. Moleküler ve genetik analizler sonucunda uygun olan hastalarda kullanılan bu ilaçlar tümörlerinin damarlanmasını bozarak yada tümör hücrelerinin iletişim yollarının devre dışı bırakılması gibi mekanizmalarla etki göstermekte ve önceki yıllara göre çok iyi sonuçlar elde etmemize imkan vermektedirler. Bu hasta grubunda yine immünoterapi önemli bir tedavi seçeneği olup, uygun hastalarda vücudun bağışıklık sisteminin uyarılması yolu ile etki ederek uzun süreli iyi neticeler alınmasını sağlayabilir.