Kanser Hastalarında Akdeniz Diyetinin Önemi
Dünya çapında, 2020 yılında 19,3 milyon kişiye kanser teşhisi kondu ve kanser artık dünya çapında önde gelen morbidite ve mortalite nedeni olarak sayılıyor. Kanser tedavisinden sonra, birçok yetişkin yaşlanmayı hızlandıran, hastalık riskini artıran ve yaşam kalitesini düşüren olumsuz tedaviyle ilgili yan etkilerle karşı karşıya kalabiliyor. Bu yan etkiler arasında kardiyomiyopati, kalıcı yorgunluk, yağ kütlesinde eş zamanlı artışlarla birlikte azalmış kas kütlesi, bilişsel bozukluk ve meme kanserli kadınlarda erken menopoz (kemik sağlığı ve kardiyovasküler hastalık riskler) yer alır. Birkaç kılavuz, beslenme ve egzersiz müdahalelerinin kalıcı tedaviyle ilgili toksisite ve kanser tedavisinden kaynaklanan geç yan etkileri ele almak için önemli stratejiler olduğunu öne sürüyor.
Akdeniz diyeti, yapılan pek çok çalışma ile kronik hastalık riskini azaltmakla ilişkilendiren yüksek kaliteli bir beslenme modelidir. Akdeniz diyetinin birçok formu vardır, ancak tipik olarak
(i) yüksek balık, sebze, meyve, baklagiller, kuruyemiş ve sızma zeytinyağı tüketimi;
(ii) orta düzeyde süt ürünleri ve kırmızı şarap tüketimi ve
(iii) ilave şeker, işlenmiş gıdalar ve kırmızı et tüketiminin düşük olması ile karakterize edilir. Akdeniz diyetinin geleneksel versiyonları, süt ürünlerinin fermente edilmesi gerektiğini belirtir, ancak son yorumlar ‘az yağlı’ süt ürünlerini de içerecek şekilde güncellenmiştir. Akdeniz diyetinin yüksek antioksidan ve anti-inflamatuar özelliklerinin kardiyometabolik ve vücut kompozisyonu sağlığına sinerjik faydalar sağladığı ileri sürülmektedir. Gözlemsel kanıtlar, Akdeniz diyetinin kanser sağ kalımını uzatabileceğini göstermektedir; bu diyet modeline yüksek oranda uyum sağlanması, yapılan çalışmalarla sırasıyla prostat kanseri ve meme kanseri ölümlerinde %22 ve %13 oranında azalma göstermiştir. Akdeniz diyetinin sağ kalım yararları, meme ve prostat kanserinde hormon tedavisinin kardiyometabolik ve vücut kompozisyonunda yarattığı olumsuz değişiklikler göz önüne alındığında, potansiyel olarak klinik açıdan önemlidir. Genel olarak beslenme müdahaleleri, genellikle fiziksel egzersizle birlikte, vücut ağırlığını ve yağ kütlesini azaltarak ve yaşam kalitesini iyileştirerek özellikle meme veya prostat kanseri olan hastalar için umut verici sonuçlar göstermiştir.